İnsanlık tarihinin başlangıcından günümüze kadar gelen süreçte, insanoğlunun kendini resimleyerek ifade etmesi vardır. Bu anlatımlar ilk zamanlarda büyüsel, doğaya hüküm, dini inanç ve kahramanlık içeren konularla kendini gösterir.

Rönesansa kadar sanat kavramı ile buluşmayan, haber niteliğini taşıyan resim sanatı, Avrupa'nın 15.YY da geçirdiği kültür devrimi olan Rönesans'ta saygı duyulan bir üretim olmuştur.17.YY da Flaman sanatında artık konular insanın genel yaşamına çevrilmiştir. 

Büyük sanatçıların başında Rembrant vardır, Işığı-gölgeyi, deseni ustalıklabizlere sunan ve sanatçı olarak atölye çalışmaları ile para kazanmaya başlayanlarınbaşını çekmektedir. 18. Y.Y. da Romantizm akımıyla, İngiltere'de doğanın fırtınalı ve hüzünlü resimlerini görmeye başlarız. 

19.YY.da artık doğaya tamamen kendini bırakan Empresyonistler kentleri,kırsalları, deniz ve nehir manzaralı gibi konularıişleyen ve ışık oyunları ile zenginleştirdikleri resimleri ile dönemlerine imza atarlar. 

Expresyonistleri izleyen sürrealistler ise hayal dünyasının soyut kavramları ile günümüz sanatının öncüsü olurlar. I. ve II. Dünya savaşlarının sanatçılar üzerinde etkisi tartışılmaz. Kapitalizm ve makina çağına isyan başlamıştır. Dada akımıyla soyut sanat doruk noktasını bulur.

Tüm zamanların, akımların ve ekollerin etkisinde dahi resim sanatının vazgeçilmez tek öğesi "Desen" dir. Desen eğitim almak isteyen yeteneği olan veya olmayan her kişinin öğrenebileceği kurallardan oluşur. 

Sanat, kültürün ve insanın duygularının ifadesinin en naif şekilde anlatımıdır. Çağı anlamanın, insanı anlamanın, duyguları öğrenmenin ve mutlu olmanın anahtarı olan sanatın bizi buluşturması dileği ile ....